İZMİT’TEN HAKKARİ’YE FAY HATTI

Sefer KAÇMAZ

 

Ülkemiz jeolojik yapısı nedeniyle sık sık depremlere maruz kalmaktadır. Deprem yer kabuğunda fay hattı adı verilen kırıklar üzerinde biriken, biçim değiştirme enerjisinin aniden boşalması sonucunda meydana gelen yer değiştirmenin dalga hareketleridir.

Depremler çoğunlukla gerilmenin sürekli biçimde biriktiği ve çok sayıda etkin fayın yer aldığı levha sınırları üzerinde yada yakınında meydana gelir.

Depremin şiddeti ise açığa çıkan enerji miktarına bağlıdır. Ülkemizde meydana gelen depremlerin esas nedenleri: Arabistan levhasının yılda 4-5 cm hızla ilerleyerek Anadolu levhasını devamlı sıkıştırması  sonucudur. Faylardaki bu kırılmalar yüzünden ilimiz birinci derece deprem kuşağındadır. Dağlar depremleri dizginleyen bir konumda olduklarından bu sayede şanslı  sayılmaktayız.

Ankara Deprem Dairesi verilerine göre: 1881-1986 yılları arasında ilimiz ve çevresindeki bölgede yaklaşık 100 depremin meydana geldiği, ilimiz 37. enlem ile 43. boylamın  kesişme noktasında  yer aldığından  meydana gelen depremler 4.2 şiddetinden başlayarak 5.8 şiddetine varan orta şiddette depremler olmakta  ve dolayısıyla can kaybı meydana gelmemektedir; ancak 6.05.1930 tarihinde 7.8 şiddetindeki ve 8.05.1930 tarihinde saat 22.34’da 8.3 şiddetindeki merkez üssü İran Devletinin ilimiz sınırına yakın bir bölgesinde meydana gelen bu iki depremde büyük maddi hasar ve 2541  can kaybımız olduğu bilinmektedir.

Deprem açısından riskli bölgede bulunan ülkemizde son yüzyılda Bayındırlık ve İskan Bakanlığının  verilerine göre  dikkate değer 128 deprem meydana gelmiş ve bu depremlerde 65 bin kişi  hayatını kaybetmiş, 125 bin kişi de yaralanmıştır. Ayrıca bu depremlerde 510 bin binanın  yıkıldığı yada ağır hasar gördüğü tespit edilmiştir.  Aynı verilere göre nüfusu 1 milyondan fazla 17 riskli bölge de yer almaktadır.

Bilim adamları yeryüzünde her yıl yaklaşık olarak 800 bin depremin meydana geldiğini tahmin ediyorlar. Bunların büyük bir bölümü insanlar tarafından fark edilemeyecek kadar hafif şiddette olmakta ve bu tür depremler ancak, duyarlı aygıtlar sismometre veya deprem ölçer ile tespit edilebilmektedir.

Yer altı bu kadar kaygan bir zeminde bulunan ülkemiz ve deprem açısından riskli bölgede bulunan ilimizde ( birinci derece deprem kuşağında bulunması nedeniyle) bu hayati konuya ciddi bir şekilde eğilmemiz gerekir. Halkımız afetlere karşı bilgilendirilmeli ve sonrasında uygulanması gereken kurallar mutlaka anlatılmalıdır. Sarsıntı sırasında uymamız gereken  kurallar, güvenli yerler ile tehlikeli yerler hakkında panel, konferans, sergi vb. etkinlikler düzenlenmeli en azından aydınlatıcı afişler hazırlanarak halkın görebileceği yerlere asılmalıdır.

 

Eklemek istediğiniz bilgileri lütfen ikaragulle@hotmail.com adresine iletiniz.